Safranbolu Evleri; Daha çok ananesel haneleri ile bilinen Safranbolu, Karabük şehrinin en kocaman ve gelişmiş ilçesidir. Konumu tahmini olarak Ankara’nın 2 surat kilometre kuzeyinde ve Karadeniz’in surat kilometre güneyindedir. Karabük ilçe merkezinin de 9 kilometre kuzeyinde yer almaktadır .
Safranbolu‘nun adı antik dönemde tarihçi Homeros’un İlyada destanında Paplagonya olarak geçmektedir. Safranbolu’da sırasıyla Hititler, Frigler, endirekt yoldan Lidyalılar, Persler, Helenler, Romalılar, Selçuklular, Çobanoğulları, Candaroğulları ve Osmanlılar egemenlik kurmuşlardır. Safranbolu 1196 tarihinde Selçuklu Sultanı II.Kılıç Arslan’ın erkek çocuğu Muhiddin Mesut Şah vaktiyle Türklerin eline geçmiştir. Tarihi aşama içinde ise 1213-1280 tarihleri aralarında Çobanoğullarının, 1326-1354 tarihleri aralarında Candaroğlullarının, 1354-1402 ve 1423 seneninden bu yana de Osmanlıların egemenliğine girmiştir. Safranbolu 14. asrın ortalarında ilk kez Osmanlı kontrolüne geçmiştir ve bu tarihten 1416’da tamamıyla fethedilene civarı Osmanlı Devleti ile Candaroğulları aralarında tek hudut bölgesi olmuştur. Bölgeye Osmanlılar Yörükan-i Taraklı olarak malum birden fazla Türkmen göçebeyi yerleştirmeye çalışmıştır ve şehrin adı bu dönemden daha sonra Taraklı Borglu ya da kısacası Borglu ve Borlu olarak adlandırılmıştır. 18. asrın ortalarında Zağfiran Borlu kullanılmaya başlanmıştır ve daha daha sonra 19. asrın ortasında az tek zaman amaçlı Zağfiran Benderli kullanılmıştır ancak 19. asrın son çeyreğinde Zağfiran Bolu olarak değişmiştir. En şimdi ise Zafranbolu ve daha daha sonra Safranbolu şekline dönüşmüştür.
Safranbolu, tarihi geçmişinde, en kudretli uygun fiyat ve kültürel seviyesine Osmanlı çağında ulaşmıştır. Şehrin 17. yy da İstanbul-Sinop kervan karayolu üstünde mühim tek konaklama merkezi oluşu, alanda ticaretin gelişimine imkân sağlayarak zenginleştirmiştir.
Safranbolu, tarihi haneleri ile Karabük şehrinin turizm merkezi olmuştur. Bozulmayan dokusuyla Türk toplumunun gündelik yaşatısını en ince ayrıntısına civarı gösteren Safranbolu haneleri UNESCO aracılığıyla Dünya – Kalıtı listesine alınmıştır. Ismini Safran isimli bitkiden meydan Safranbolu yeryüzünde bu bitkinin yetiştiği nadir yerlerden biridir.18. ve 19. asır Osmanlı il dokusunu günümüze dair koruyabilen Safranbolu’daki tarihsel anıtların çoğu, Candaroğulları ve Osmanlı dönemlerindendir. Safranbolu’daki tarihsel abideler genellikle kare ya da kareye yakın tasarılı , düz çatı ya da kubbe ile örtülü, moloz taştan sade örneklerdir. Camiikebir mahallesindeki eskiyen cami (Gazi Süleyman Paşa Camii) 14. asırda Candaroğulları çağında kiliseden camiye dönüştürülmüştür. Yanındaki gazi Süleyman Paşa medresesini Abdulmecid 1845/1846 da onartmıştır. Benzer kesimde yer alan eskiyen hamam 1322 den hemen sonra inşa edilmiştir, çifte hamam planındaki mimari son zamanlarda de işlevini sürdürmektedir. Kare yapılı, ahşap örtülü, moloz taştan Taşminare camisi de Candaroğulları dönemindendir. Safranbolu’daki mühim Osmanlı yapılarından biri bulunan Köprülü Mehmet Paşa camisine (bir662) çarşı içinden kemerli hatrı sayılır büyüklükte tek kapıyla geçilir. Beşik tonoz örtülü 5 bölümlü son cemaat yerinden, kiremit kaplı kubbe ile örtülü ( önceden mermi kaplıydı) anne mekana girilir. Burası geç dönem kalem işleri ile bezelidir. Hidayet Ağa’nın Safranbolu’da inşa ettirdiği (bir718/1719) Hacı Süleyman Efendi’nin onarttığı (bir873/1874) ve 1950 de tekrar elden geçirilen Hidayetullah Camii kare tasarılı , sade tek camidir; tek bezemesi minaredeki geometrik motiflerdir. 1779 da eskiyen tek caminin adına inşa edildiği sanılan Kazdağlı camisi, yanlarda tonoz, ortada kubbe ile örtülü üç bölümlü son cemaat yeri ile; tek kubbeli anne mekandan oluşur. Safranbolu’nun mühim camilerinden biri bulunan , 3. Selim’in sadrazamı İzzet Mehmet Paşa’nın inşa ettirdiği (bir796) ve kendisinin ismini taşıyan cami 1902/1903 tarihinde onarılmıştır. Eğimli tek sahaya uyum gösteren tek şekilde yerleştirilmiş yapılarla ufak tek külliye yaratan bu camii tümüyle kesme taştandır. Tüm kubbelerinin kurşunla kaplı olmasıyla diğer camilerden ayrılır ve 18. asırda Anadolu’da – etkilerini yansıtan tek misal olması tarafından dikkati çeker. Ortası kubbeli, yanları tonozlu son cemaat yerinden tek kubbeli anne mekana geçilir, bu mekanın kuzeyindeki üç kubbeli kısım kadınlar mahfili olarak eklenmiştir.