Kategori arşivi: Safranbolu Tarihi Evleri

Safranbolu’nun Osmanlı Kent mimarisi olan geleneksel Türk evlerini merak ediyorsanız doğru yerdesiniz.

Safranbolu Tarihi Evlerinin Özellikleri

Safranbolu evlerinin özelliği şüphesiz Osmanlının muazzam mimari sanatını günümüze taşımış olmasıdır. Kısaca Safranbolu evleri olarak bilinen bu Osmanlı evlerinin insan üzerindeki etkilerinden ve özelliklerinden bahsetmenk istiyorum.

Yapılan araştırmalara bize gösterdiğine göre, yedi kişiden biri depresyon, ya da panik atak hastası olarak toplumda mevcut hayatlarını sürdürüyor. Çok ilginçtir ki şahsen görev icabı yaşadığım karadenizin dar bir vadiyi yarmış güneş görmeyen ilçelerinden birindeydim evler ışık almıyordu insanların da güneşi görme şansı çok olmuyordu ve ortalamanın 2 katından da fazla şizofren ve akıl hastası insan mevcuttu.

Mencilis iklim

 

Uzmanlara göre, insan karakterini şekillendiren unsurlar kısaca şöyle sıralanabilir: Bunlardan birincisi aile, ikincisi eğitim, üçüncüsü çevre, dördüncüsü yaşadıığımız muhit ve mekândır.

Diğerleri bir yana, sadece şu “Osmanlı evi”ni ve “Osmanlı mahallesi”ni bir ölçüde hayata geçirebilsek, eminim çok şey değişecek.
Çünkü hayat mekâna ve muhite göre şekillenir.
Bizim bugün yaşadığımız betonerme binalar malumunuz her ne kadar çevre düzenlemesi yapılsa da siz görünce ne hoş bir site desenizde yada orayı Toki yaşanabilir bir alana haline getirmişse bile ben size kısaca Osmanlı evlerinin ve mahallelerinin yaşayışını ve özelliklerine kısaca bahsetmek istiyorum.
Eskiden “mahalle” dediğimiz sistemli muhitlerde ahşap, ferah, büyük, aileye mahsus, yüksek tavanlı evlerde otururduk. Mahalle, “imam”ın başkanlığında oluşturulan “ak saçlılar” (birikimli yaşlılar) tarafından denetlenir, sorunlar çıkar çıkmaz çözülür, komşular bir birlerine güvenirdi.

Evler kıbleye dönük inşa edilirdi. Osmanlı insanının çoğunun “kıble yürekli” olmasının hikmeti, belki de evlerini kıbleye dönük inşa etmeleriydi.
Cephesi kıbleye dönük evlerde yaşayanların yürek pusulaları da kıbleyi gösterirdi.

Ortada mahalle mescidi, mescidin aynında bir eğitim kurumu (eğitimsiz Müslümanlığın yarım kalacağı inancından beslenen bu kurumlar mahallenin olmazsa olmaz varlıklarıydı), mahallelinin uğrayıp dertleşeceği bir “muhabbethâne” (sohbet evi) ve bunların çevresine dizilmiş cumbalı, bahçeli ahşap evler…

Osmanlı evlerinin giriş kapıları bile Osmanlı’nın başkalarını düşünen ve tanısın tanımasın, dara düşen herkese yardım ulaştırmayı amaçlayan “infak=paylaşma, bölüşme” ahlâkının bir yansımasıydı… “Yardım” aşkıyla, giriş kapısının üstünü geniş bir örtü koyarlardı…

 

Bu tam anlamıyla “yardım aşkına” yapılan bir uygulamaydı: Çünkü bu örtüden ev sahiplerinden çok, yağmurdan ve güneşten korunmak isteyen yorgun insanlar yararlanırlardı.

Caddeden gelip geçenler bu örtü altına sığınıp doludizgin yağmurdan, ya da yakıcı güneşten korunurlar, sonra da ev sahiplerine dualar ederek giderlerdi…

Bazen ev sahipleri, kendi saçak altlarına sığınanları “Tanrı misafiri” sayar, içeri buyur eder, karnını da doyurduktan sonra salardı.
Tek cümle ile Osmanlı’da hayat “muavenet”ti (yardımlaşma).

safranbolu

Yaralı göçmen kuşlara evlerinin saçak altında “kuş evi” yapmayı akıl eden yardım ahlâkı, elbette hayatın özü ve özeti olan insana karşı böylesine mehabetli, aşk yüklü, sevda dolu bir yaklaşım sergileyecekti…

Osmanlı kapılarının tokmakları bile başlı başına bir kültürdür ve Osmanlı insanının sosyal hayata bakışının bir simgesidir…

Osmanlı insanı hayata “helâl” ve “haram” perspektifinden bakardı. Kapı tokmakları bile bu hassasiyeti yansıtırdı. İç içe, ya da üst üste bindirilen tokmaklardan biri kalın, diğeri ince ses çıkarırdı. Erkek konuklar kalın ses çıkaran kapı tokmağını, kadın konuklar ise ince seslisini kullanırlar, böylece ev sahipleri kapıdaki misafirin kimliği hakkında bilgi sahibi olur, ona göre karşılarlardı.

Dış kapı dış avluya, iç kapı iç avluya açılırdı. Avlular çocuklarla kadınların “özgürlük alanı”nı oluştururdu.

Çocuklar avlularda hoplayıp zıplayarak enerji tüketirken, (çocukların özgür ruhlu yetişmelerinde acaba bu avluların rolü ne kadardır?) kadınlar güller, çiçekler ve meyve ağaçları arasında dolma doldurur, sarma sarar, sohbet eder, onlar da kendi açılarından hayatın stresinden arınırlardı.

Bazı avluların bir kenarında pekmez yapılan şıra hane, kilim, bez dokuma atölyeleri yer alırdı. Başka bir köşede ocak, çamaşır taşı, dibek taşı, fırın, çeşme veya kuyu vardı.

Avlu yeteri kadar genişse bir köşesi sebze bahçesine dönüştürülür, ailenin sebze ve meyve ihtiyacı karşılanırdı.

Genişçe bahçeleri olan aileler ürettikleri sebze ve meyveleri komşularıyla da paylaşır, bir kısmı da muhtaçlara ulaştırılırdı.

1835’te İstanbul’a gelen Miss Julia Pardoe, Osmanlı evlerinin avluları için, “Keşke Shakespeare, Romeo ve Juliet’in bahçe sahnesini yazmadan önce buraları görmüş olsaydı” demişti.

Osmanlı avluları o derece etkileyiciydi. Kadınların günlerinin neredeyse tamamı avlularda geçerdi. Ekmek yaparlar, hamur açarlar, sebze yetiştirirler, artan zamanlarında ise komşularla buluşup hem el işi yapar, hem de konuşup rahatlarlardı.

Bu bir yürek paylaşımıydı. Bu yüzden Osmanlı kadınında depresyon ve panik atak gibi sinir hastalıklarına çok az rastlanırdı.

Uzun zamandır Avrupa’dan ithal edilen üst üste bindirilmiş beton “site”lerde, şaşkınlaşmışlığımızı ve yalnızlığımızı yaşıyoruz…

Belki de bu yüzden sinir hastalıkları yakamızı bırakmıyor.

Tarihten günümüze Safranbolu Evleri

Safranbolu hepimizin bildiği gibi Osmanlı devleti’nin mimari yapısını yansıtmakta. Misafire ev yaşamına değer veren türk kültürüne göre ev sadece yemek yenilen gece yatmak için kullanılan bir yapı değildir.Türk kültüründe ev ataların mirası olan iyi kötü bütün olayların yaşandığı düğünlerin olduğu kutsal olduğuna inanılan bir mimari yapıdır hatta mimari yapı dememiz bile ruhuna aykırı kaçar kısaca kutsal ocak demeliyiz.

safranbolu evlerii

Bu düşüncelerle yoğurulmuş Türk insanları evide yaşan bir varlık olarak görmüştür.Türk kültüründe ev sevgisi belkide dünyadaki hiçbir milletin kültüründe bu kadar yoktur. Ev denildiğinde aklımıza direk 4 tarafı duvarla çevrili bir mekan aklımıza gelmez. Aklımıza aile bireylerini bir arada tutan sevgi, bağ yaşanılan anılar ve yaşanılacak olan anıların geçtiği bir kutsal  mekan aklmıza gelir.

Evi olmayan her Türk ailesinin tek ve öncelikli amacı ev sahibi olmaktır.bu konuda deyimlerimizde mevcuttur. Dünyada mekan ahirette iman gibi uzun lafın kısası biz Türklerde evin yeri bir başkadır.Canlı bir varlıktır.

İşte bu kadar öneme sahip olan evi Türkler gelişi güzel yapmamış.bizzat kültürlerimiz yaşayışıyımızı yani kendimizi yansıtmışızdır. Yabancı bir sosyolog sadece safranbolu evlerini incelediğinde Türkler hakkında kitap yazabilecek seviyeye gelebilir.Biraz mubalada olsa şu bir gerçekki evler bizi yansıtmakta bizde evleri yansıtmaktayız.

SAfranbolu evlerin sahibi osmanlı devletin son devlerinde yaşamış hali vali yerinde olan insanların kurduğu mütavazi bir türk şehiridir.Evler genelge 2 katlı avlusu olan ama evlerin kapıların avluya oradan sokağa açılan.Haremlik selamlık uygulamanın olduğu güneşi tam olarak olan iyi dizaynın yapıldığı esteteğin ön planda olduğu jkalabalık Türk ailesini ve müsafileri rahat etirebilecek derecede büyük konforlu bir yapıya sahiptir.

Bir daha ki yazımda evler hakkında ayrıntılı bilgi vermeye çalışacağım

Safranbolu evleri

Hürriyetin gazetesinin   yayınlamış olduğu  yazısında  karadenizin en  hoş ve güzel 10 kasabasını belirlerken Safranbolu 10. sırada yer aldı. İşte bu yazıda geçen cümleleri aktaryoruz

Yazın Ege ve Akdeniz kıyılarında adım atacak yer bulmazzken bunun yanında  ılıman iklimi ve eşsiz doğasıyla Karadenizkıyılarını tercih edenler de azımsanmayacak bir sayıda.

safranbolu6

KARADENİZİN EN GÜZEL 10 GÖRÜLECEK YERİ

 

1. Ağva

 

2. Şile

 

3. Çamlıhemşin

 

4. Borçka

 

5. Amasra

 

6. Akçakoca

 

7. Çaykara

 

8. Maçka

 

9. Tirebolu

 

10. Safranbolu

AMASRA / Tekne turu yapmak mükemmelin de ötesinde bir duygu

Bartın ilinin 17 km. kadar  kuzeyinde kalan Amasra, kuzey yönüne doğru yönelen bir yarımada. Doğusunda kalan  koya Büyük Liman ismi verilmiş , batısında kalan  koya  ise Küçük Liman ismi verilmiş  . Amasara özelliikle yaz mevsiminde çok tercih edilen bir turistik mekan. . Romalılar dönemine ait  Amasra Kalesi, Cenova Şatosu, yine Romalılar  döneminden günümüze  kalan  Kuşkayası Yol Anıtı  görülmesi gereken yerlerden birisi.

SAFRANBOLU / Konaklarıyla  zamana meydan okuyabiliyor
Osmanlıdan kalma konaklarıyla  popüler olan  Safranbolu, 18. ve 19. yüzyıla ait  Türk evlerinin  mimarisi, işçiliği, dizaynı aksesuarlarıyla turistlerin  yoğun ilgisini çekmeyi başarıyor. Restorasyona uğrayan konakların kimisi otel,kimisi de restoran veya kafe olarak hizmet veriyor. Arasta çarşısı ise tam bir turizm meydanına dönüşmüş bunun yanında orada oturmak insana büyük bir keyif veriyor…

Safranbolu Konakları

Safranbolu Konakları Osmanlının günümüze bıraktığı en güzel en sade bir o kadar da muhteşem mimari özellilklerini içinde barındıran yapılardır.Kısaca konakların özelliklerinden bahsetmek gerekirse şu özellikleri ön plana çıkmaktadır bu konakların. Birinci özelliği evlerin Osmanlı Selçuklu kültürünün birikimlerin bir ürünü olmasıdır.Konaklar aynı zaman da geniş bir aile yaşam tarzını ihtiyaçlarına uygun olarak tasarlanmışlardır.İçinde malzemeler ahşap ağırlıklıdır.İlginç bir biçimde Japon bilim adamları ahşapın insan psikolojisinde olumlu etkiler yaptığını ve ahşap evlerde yaşayan insanların daha az psikolojik sorunlar geçirdiklerini bulmuş olmalarını belirtmeden geçemeyeceği.

Safranbolu evleri özellikleri

Diğer yandan evlerin tüm cepheleri diğer bir evin cephesini kapatmayacak şekilde inşaa edilmiş ve hepsi de merkezi ve merkez camii görecek bir biçimde tasarlanmıştır.Şüphesiz ki Osmalının taşı işleme sanatı nasıl harika bir şekilde kullandığını bilenler bunu Safranbolu’da bir daha görecek ve taş ağacın birlikte bir harmoni şeklinde işlenmesine şahit olacaklar.Selimiye ve Süleymeniye bu taş işçiliğin ve en güzel örnekleridir şüphesiz.Keza Safranbolu da adeta Mimar Sinan burada çalışma yapmış denilecek kadar bir mimari güzelliğe ve bütünlüğe sahip adeta bir açık müzeyi andıran tarihi bir şehir..Gidip görmeniz ve bu tarihe şahit olmanız dileğiyle…

OSMANLI MİMARİSİNİN SAFRANBOLU EVLERİNDEKİ YANSIMALARI

safranboluOsmanlı ev mimarisi ve yapı mimarisine baktığımızda taş işçiliğinin ve ahşap işçiliğinin inceliklerini ve yerine göre uyum içinde kullanılmasını ve bütüncüllüğününü görürüz. Nedir Osmalı mimarisi bu kadar sadeaynı zamanda bu kadar da düşünsel yapan şaşırtıcı olan belki şudur ki Safranbolu evleri olarak dünyaya lanse edilen evler olsun Balkanlardaki ikiz kardeşi Berat şehri olsun Amasya evleri yada Beypazarı evleri olsun aslında hepsi birer Osmanlı ve Selçuklu mimarisinin harmonilenerek günümüze kadar gelmezini sağlayan mimari sadelikteki harikalıktır. Safranbolu evleri olarak adlandılan bu evler yapılışında farklı bir bütünlük estetik güvenlik taşır. Nedir bunlar örneğin hepsi bugünün betonerme evlerine oranla ahşabın esneme payıyla depreme onlarca kat daha dayanıklıdır.Bugün inşaa ettiğimiz kaba kör binalarla birbirimizi görüş alanlarını kapatırken Safranbolu evlerinin hiç birisnde diğerinin görüş alanını kapatan bir engellemeyle karşılaşmazsınız.Ahşabın sağladığı psikolojik rahatlık bilim adamları tarafından da kanıtlanmış insanların ahşap ve geniş evlerde çok daha az psikolojik rahatsızlıklar geçirdiği tespit edilmişitr. Şaşırtıcı olan ise ecdadımızın yüzyıllar önce böyle ilimlere sahip olması. Tüm Osmanlı ilim adamlarının ve insanlarını dua ve saygıyla yaad ediyorum.. Saygılarımla

SAFRANBOLU EVLERİ VE AHŞAP EV ÖZELLİKLERİ

Safranbolu evleri tarihi evler olmanın yanında ahşap ev olma özelliğiyle de çarpıcı özelliklere sahiptirler.Safranbolu evleri muazzam Osmanlı mimarisinin yansıması olmakla birlikte ahşap evlerin tüm özelliklerini de içinde barındırmaktadırlar.Kısaca ahşap evlerin özelliklerinden şu şekilde bahsedebiliriz:

 

Ahşap evler sizi fizyolojik ve psikolojik sizi
çok daha sağlıklı hissetmenizi sağlar.

 

 

*Ahşap evler sizinle romatizma ve astım ve de böbrek
hastalıkları üzerinde positif etkileri vardır.

*Japon bilim adamları depreme karsı dirençli bina ve yapıların
Osmanlı ahşap karkas sistemi olduğunu ilan etmişlerdir.

*1894 İstanbul gerçekleşen depremde, kalitesiz ahşap yapıların bile yıkılmamıştır
*ABD’deki evlerin neredeyse olarak yüzde 90′ ahşap yapılardır
*Ahşap yapılar çok hafiftir, kolay çökmez, çökse bile öldürme riski çok düşüktür. Okumaya devam et

SAFRANBOLU EVLERİNE DAİR İLGİNÇ DETAYLAR

SAFRANBOLU EVLERİNE DAİR İLGİNÇ DETAYLAR

Safranbolu evleri2

Safranbolu evlerinde ve konaklarında ince düşünülmüş detaylar ile şaşırtıcı bir şekilde tarihi evlerde aynı zamanda bugünün modern ülkelerinin bahçeli ev özelliklerine ait detaylar görebilirsiniz. Safranbolu konak ve evlerinin bahçelerinde çeşitli renkte çiçekler ve yeşillikler görebilirsiniz. Bu görüntüsüyle Safranbolu evleri (OSMANLI evleri) adeta bugünkü malikhane olarak adlandırdığımız evlerin 18 ve 19. yüzyıllarının versiyonlarıdır.

Safranbolu konaklarının çoğunun bahçesinde saksılarda çeşit çeşit çiçeklerle bezenmiştir. Hemen hemen hepsinde Safranbolu konaklarının bahçesi küçük su havuzlarına sahiptir. Safranbolu evleri yanından geçen bir yolla bir metre yüksek taş duvar örülerek ayrılmıştır.Bu durum özellikle konaklarda daha ön plana çıkmıştır.Evlerin ve konaklarının büyük tahta porta ( büyük kapı) vardır ve genellikle iki taraflı girişleri vardır. Bu Osmanlıdan kalan haremlik ve selamlık adetinin ev yaşamına yansımasıdır. Safranbolu evlerini ,konak yapan onu herhangi bir evden ayıran özellikleri genellikle 3 katlı ,bahçeli ve genellikle 6 ila 8 odadan oluşmalarıdır.Safranbolu evleri birer müze ev olarak Osmanlı Devletinde yaşamış dedelerimizin günlük yaşamına dair detayları verir bize. Bu konaklarda çekirdek aileden söz edilemez ,büyük aileler vardır.Amcalar,halalar ve gelin de ayrı eve çıkmaz bu aileye dahi olmaktadır.

Resim Kaynak: imbat (trekeart)

Resim Kaynak: imbat Hasan Sarptas (trekeart)

Safranbolu evleri ve konakları sıra dışı ve mimari hayranlık uyandıracak detaylara sahiptir. Örneğin Safranbolu ev ve konaklarının hiçbiri diğerinin güneş almasını engellemeyecek şekilde tasarlanmıştır. Okumaya devam et

Safranbolu Kilerciler Gezi Evi

Safranbolu_kilerciler-eviMusalla Mahallesinde Kışlayanı ve Akpınar sokaklarının birleşim yerinde 1884 yılında Kileci Hacı Mehmet Efendi tarafından yaptırılmıştır.Köse ev görünümlü; Harem ve selamlık bölümlü görkemli bu evin tavan süslemeleri İle içinde Sn.Tayfun Talipoğlu tarafından düzenlenen” Bam Teli’ sergisi görülmeye değer özelliktedi