Safranbolu Evi ve Safranbolu’da Yaşam
▬ Safranbolu, evleriyle tanınıp ünlenmiştir. Böyle bir evde doğup büyüyen bir kişinin, bu evleri ve evlerdeki yaşamı anlatması oldukça değerlidir.
▬ Safranbolu’nun, evleriyle tanındığı ve bu sayede ünlendiği su götürmez bir gerçektir. Bu evler, eski Türk-Osmanlı yaşam tarzını gözler önüne serer. Ancak, “Neden Safranbolu evi? Diğer tarihî kentlerdeki evler de eski yaşam biçiminin örnekleri değil midir?” sorusu akıllara gelebilir. Dolayısıyla, Safranbolu evlerinden söz ederken, bu soruya yanıt verilmesi gereklidir.
Safranbolu Evi Bir Marka Olmuştur
Anadolu’nun pek çok eski kentinde, bir zamanlar Türk-Osmanlı yaşam tarzını yansıtan evler bulunuyordu. Örneğin, Safranbolu’nun uzun süre bağlı olduğu Kastamonu’da, “Şehzadeler Şehri” Amasya’da, Anadolu Beylerbeyliği merkezi Kütahya’da, Osmanlı’nın eski başkentleri Bursa ve Edirne’deki evler, tarihsel önemleriyle Safranbolu’dakilerden daha görkemli olarak bile görülebilir.
Ancak, bu kentlerdeki eski evler ya tamamen yok olmuş ya da yalnızca çok azı günümüze ulaşabilmiştir. Günümüzde kalan evlerin birçoğu, yeni yapıların arasında sıkışmış durumdadır ve büyük bölümü oturulamayacak derecede harap hâldedir.
Safranbolu’da ise durum farklıdır. Virane evler yok denecek kadar azdır. Evler, kent genelinde bir arada, “Açık Hava Müzesi” görünümünde, geniş bir alana yayılmıştır. Kentin dokusu bozulmadan topluca korunmuş olan bu evler, Safranbolu’nun en önemli özelliklerinden birini oluşturur.
Mezarlıkbaşı’ndan Safranbolu’nun Genel Görünümü
Hiçbir kentte, Safranbolu’daki gibi görkemli bir şekilde ayakta kalmış, mahalleler hâlinde ve sokaklar boyunca sıralanmış evler bulunmamaktadır. Bu nedenle, yapısı, kullanımı ve dış görünüşü bakımından belirli özellikler taşıyan bu evleri anlatırken, Safranbolu’nun eşsizliği vurgulanmalıdır.
Safranbolu Evi: Bir Marka ve Yaşam Biçimi
Safranbolu evleri, mimarlık literatüründe tanıtıcı bir terim hâline gelmiştir. Kendine özgü nitelikleriyle bilinen bu evler, zamanla bir “marka” değerine dönüşmüştür. Öyle ki, günümüzde ülkemizin farklı bölgelerinde, eski mimarlık dokusuna veya yaşam biçimine özlem duyarak inşa edilen kimi yeni yapılar bile “Safranbolu evi” olarak adlandırılmaktadır. İzmir Seferihisar’da Sümer Akat’ın 1980’lerde yaptırdığı bir yapı buna örnek gösterilebilir.
Safranbolu Evleri Hep Birbirine Benzer mi?
Safranbolu evleri, standart bir apartman dairesi ya da kooperatif villaları gibi birbirine benzer yapılar değildir. Bu evlerden tümüyle aynı olan iki tane bile bulmak mümkün değildir. Her biri; arsasının büyüklüğü, topografik durumu, sokak üzerindeki konumu, sahibinin ekonomik gücü, aile yapısı ve ustasının yeteneklerine bağlı olarak farklı şekillerde tasarlanmıştır. Ancak, tipolojik açıdan benzerlikler görülür:
- Yemek hazırlama, oturma, yatma, yıkanma ve misafir kabul etme alanları.
- Kiler, ambar, ahır, samanlık ve odunluk gibi işlevsel bölümler.
- Genellikle odaların köşelerde yer alması ve çardak adı verilen hole açılması.
- Odalarda genelde üç küçük pencere, işlemeli tavanlar, ocak, yüklük, gusülhane, dolaplar ve raflar (sergen, oyma, çiçeklik).
Ekonomik ve Sosyal Tanıklık
Safranbolu evleri, sadece birer yapı değil, aynı zamanda geçmişte Safranbolu’da nasıl bir yaşam tarzının egemen olduğunu gösteren kültürel tanıklardır. Bu evler, bölgedeki bireylerin ekonomik olarak çok yoksul olmadığını, sosyal ve kültürel açıdan görgülü ve bilgili olduklarını ortaya koymaktadır.
Kat Planları ve Mimari Özellikler
Safranbolu evleri genellikle zemin üstünde iki katlıdır. Tek katlı evler oldukça azdır; üç katlı evler ise sadece birkaç tane bulunmaktadır. Bu mimari yapı, Safranbolu’nun tarihî dokusuna ve yaşam biçimine uygun bir şekilde gelişmiştir.
Bu özellikleriyle Safranbolu evleri, bir dönemin yaşam tarzını günümüze taşıyan eşsiz birer miras olarak varlığını sürdürmektedir.
Safranbolu evlerinin yapım özellikleri, geleneksel Türk-Osmanlı mimarisinin eşsiz bir örneğini sunar. Akçasu Mahallesi’ndeki Hacıhüseyinler Evi’nde çocukluk ve gençlik yıllarını geçirmiş biri olarak, bu evlerin yapımına dair bilgileri kendi deneyimlerim ve gözlemlerimle aktarıyorum. Ayrıca, bu konuyu ele aldığım Bir Safranbolulunun Penceresinden Safranbolu adlı kitabımdan da örnekler paylaşmak istiyorum.
Taş ve Ahşap Uyumu
Safranbolu evleri, zeminden birinci kata kadar taş duvarlarla inşa edilir. Bu duvarlar oldukça kalındır ve yapının sağlamlığını sağlar. Birinci kattan itibaren ise yapı ahşap malzemeyle devam eder. Üst katların dış cephelerinde, yerel deyimle “yeydana” adı verilen özel bir duvar tipi kullanılır.
Yeydana Duvarlar
Yeydana duvarların yapımı, bölgedeki doğal malzemelerin kullanımına dayalıdır:
- Çatmalar: İskelet, dikey, yatay ve çapraz direklerin oluşturduğu çatmalardan meydana gelir.
- Kerpiç Dolgu: Çatmaların arası, saman karıştırılmış toprak çamurunun, dikdörtgen kutu biçimindeki kalıplarda şekillendirilip kurutulmasıyla elde edilen kerpiçlerle doldurulur.
- Sıva Katmanları: Kerpiç dolgu, önce ince bir çamur harcıyla sıvanır. Ardından, içine ince doğranmış kıtık (keten lifleri) eklenen sönmüş kireç harcıyla kaplanır ve son olarak kireç badanası uygulanır.
Sıvanın Dayanıklılığı
Bu sıva, hem estetik bir görünüm sağlar hem de dayanıklıdır. İçerisine karıştırılan kıtık, sıvanın uzun süre çatlamadan kalmasını mümkün kılar. Eğer sıva bir sebeple zarar görürse, parçalar hâlinde kopabilir ancak bu genellikle büyük ölçekte olur.
Fonksiyonel ve Estetik Yapı
Hacıhüseyinler Evi gibi Safranbolu evlerinde bu özellikler, yalnızca dayanıklılığı değil, aynı zamanda estetik ve fonksiyonel bir yapıyı da mümkün kılar. Ahşap ve taşın uyumlu birlikteliği, Safranbolu evlerini hem doğal çevreyle bütünleştirir hem de geçmişin yaşam tarzını bugüne taşır.
Safranbolu evlerinin yapım özellikleri, yerel malzemelerin ustalıkla kullanılmasını ve doğaya uyumlu, dayanıklı yapılar inşa edilmesini sağlayan bir kültürel mirası temsil etmektedir.
kapıda kimin olduğunun anlaşıldığı iddiası, genellikle abartılmış bir yakıştırmadan ibarettir. Safranbolu evlerinde kapının çalınma şekli daha çok evin sakinlerine kapıda bir ziyaretçinin bulunduğunu haber vermeye yönelikti. Tokmak ya da halka sesinden kişiyi tanıma gibi bir gelenek olduğuna dair somut bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak, bu tür yakıştırmalar halk arasında ilgi uyandıran bir anlatı olarak varlığını sürdürmüştür.
Çatılar ve Çatı Elemanları
Safranbolu evlerinin çatısı geleneksel olarak oluklu kiremit ile kaplanmıştır. Çatının geniş saçakları, evin cephesini yağmurdan koruma amacı taşır. Saçakların ön kısmına, kiremitlerin kaymasını engellemek için “yelkovan” adı verilen uzun tahtalar çakılır. Ayrıca çatının ortasında, “kuzgunluk” adı verilen bir bölüm yer alır. Kuzgunluk, damın üzerine çıkmayı kolaylaştıran bir yapı elemanıdır.
Bazı eski evlerde, kiremit yerine “pedavra” adı verilen ince tahtalar çatı örtüsü olarak kullanılmıştır. Ancak yangın tehlikesi nedeniyle pedavranın kullanımı, özellikle büyük yangınlardan sonra yasaklanmıştır. Babasultan Mahallesi’nde çıkan bir yangın sonrası, Kastamonu Valisi tarafından bu uygulamaya son verilmiştir. Bu kararın ardından, Safranbolu’da kiremit üretimi için Gümüş mevkiinde çalışmalar başlatılmıştır.
Kapılar ve Kapı Donanımları
Safranbolu evlerinin kapıları genellikle sokağa açılır; bazı evlerde ise kapılar önce bahçeye açılır, ardından bahçeden eve geçiş sağlanır. Kapılar genellikle geniş ve iki kanatlıdır. Her iki kanatta birer demir halka bulunur. Kapılardan birinde kilit mekanizması ve tokmak yer alır. Tokmak, misafirlerin gelişini haber vermek için kullanılırken, büyük halkalar zaman zaman evin hayvanlarının yularlarının bağlanması amacıyla kullanılmıştır.
Yangın ve Kayıtlar
1888 yılında Babasultan Mahallesi’nde meydana gelen büyük yangın, Safranbolu’nun tarihi kayıtlarında önemli bir yer tutar. Bu yangının, annenizin büyükbabası Pulcuoğlu Ali Osman Efendi’nin evinden çıktığına dair bilgiye Başbakanlık Devlet Arşivi’ndeki kayıtlardan ulaşıldığı ifade ediliyor. Yangından sonra alınan tedbirler, Safranbolu’nun mimari dokusunun korunmasında ve modernleşme sürecinde önemli bir dönüm noktası olmuştur.
Bu mimari detaylar, Safranbolu’nun geleneksel yapı kültürünün sadece estetik değil, aynı zamanda işlevsel yönlerini de gözler önüne sermektedir.
yerleştirilerek kapının güvenliği artırılır. Bu sistem, Safranbolu evlerinde hem pratiklik hem de güvenlik sağlayan bir mekanizma olarak dikkat çeker. Özellikle eski Türk-Osmanlı mimarisinin işlevsel yönlerini yansıtan bu tür uygulamalar, Safranbolu’ya özgü bir zanaatkarlık örneğidir.
Safranbolu’ya Özgü Sistem ve Bölümler
Safranbolu evlerinde kullanılan yapı elemanları ve sistemler, işlevselliği kadar estetik değerleriyle de öne çıkar. Evlerin farklı bölümlerine verilen yerel adlar ve özgün tasarımlar, geçmişteki yaşam biçimini anlamak için önemli ipuçları sunar.
Yeydana Sistemi
Safranbolu evlerinin odalarını ve diğer iç mekanlarını ayıran yeydana duvarları, taş ve ahşap yapı elemanlarının uyumlu bir şekilde birleşiminden oluşur. Çatmaların arasının kerpiçle doldurulması, bu yapıların hem dayanıklılığını artırır hem de geleneksel bir estetik sunar. Ayrıca, bu duvarların sıvanması ve kireçle badana edilmesi, iç mekanların ferahlığını ve temizliğini sağlar.
Kafesli Pencereler
Evlerin kapısını gören kafesli pencereler, dışarıdan gelen kişinin kimliğini öğrenmek için kullanılır. Bu pencereler, evdeki mahremiyeti korurken aynı zamanda güvenliği sağlar. Kafesler, hem görsel estetik hem de işlevsel özellikler sunar.
Kapı Mekanizmaları
Kapı sisteminde kullanılan ahşap mandal, dil ve mekik gibi parçalar, oldukça ustaca tasarlanmıştır. Bu mekanizma, kapının kolayca açılıp kapanmasını sağlarken, güvenlik açısından da önemli bir avantaj sunar. Geleneksel kilitleme sistemleriyle birlikte, kapılara uzun ve kalın demir kollar yerleştirilmesi, evlerin dayanıklılığını ve güvenliğini artırır.
Kapı Çalma Gelenekleri ve Söylentiler
Kapı çalma şekline göre gelenin kimliğinin anlaşılması gibi söylentiler, aslında gerçeği yansıtmamaktadır. Turist rehberlerinin, Safranbolu evleriyle ilgili ilgi çekici hikayeler anlatma çabasıyla ortaya atılmış bu tür yakıştırmalar, tarihi gerçeklerle örtüşmez. Safranbolu sakinlerinin, kapı çalındığında kafesli pencereden bakarak geleni tanıma yöntemi, bu konuda pratik ve gerçekçi bir yaklaşımdır.
bu hol veya salon Safranbolu evlerinde genellikle “sofa” olarak adlandırılır. Sofa, evin merkezi bir yaşam alanıdır ve evin diğer odalarına açılan kapılar buraya bağlanır. Sofa genellikle aydınlık bir mekandır ve dışarıya bakan pencerelerle donatılmıştır. Burada misafir ağırlanır, aile yemekleri yenir ve günlük yaşamın önemli bir kısmı geçirilir.
Odalar ve Özellikleri
Safranbolu evlerinin odaları genellikle köşe konumunda yer alır ve her oda, bağımsız bir yaşam birimi gibi tasarlanmıştır. Her odada ocak, yüklük, gusülhane, dolaplar, sergenler ve raflar bulunur. Tavanlar ahşap işçiliğiyle dikkat çeker ve her odanın tavan işlemeleri farklı motiflerle süslenmiştir. Pencereler genellikle iki cephede yer alır ve bol ışık alması sağlanır.
Gusülhane
Odaların bir köşesinde yer alan gusülhane, kişisel temizlik için ayrılmış küçük bir bölümdür. Ahşap bir dolap görünümünde olan bu alan, içerisine bir kişi girebilecek büyüklükte tasarlanmıştır. Bu, Safranbolu evlerinin ince düşünülmüş mimari detaylarından biridir.
Ahşap Merdiven ve Üst Kat
Hayattan veya sofadan yukarı çıkan ahşap merdivenler, evin üst katlarına erişim sağlar. Üst katlarda genellikle yatak odaları ve daha küçük oturma alanları yer alır. Üst katlar dışarıdan bakıldığında, geniş saçakları ve çıkmalarıyla Safranbolu evlerinin tipik görünümünü tamamlar.
Hayatın İşlevselliği
“Hayat” bölümü, Safranbolu evlerinde sadece bir giriş alanı değil, aynı zamanda evin işlevselliğini artıran bir bölgedir. Burada yer alan odunluk (kor), ahır, kazan ocağı ve ambarlar, hem ev halkının günlük ihtiyaçlarını karşılar hem de mevsimlik hazırlıklar için bir alan sağlar.
Bahna ve Tömek
Ahırda bulunan “bahna” bölmesi, hayvanların yemlerini düzenli bir şekilde alabileceği bir set olarak tasarlanmıştır. “Tömek” adı verilen küçük pencereler ise ahırın havalandırmasını sağlar.
Safranbolu Evlerinin Mimari Ustalığı
Safranbolu evlerinde taş, ahşap ve kerpiç malzemelerin bir arada kullanımı, geleneksel Türk-Osmanlı mimarisinin üstün bir örneğini sunar. Hem estetik hem de işlevsellik açısından bu evler, geçmişteki yaşam tarzını yansıtan birer tarihî belge niteliğindedir.
Sonuç olarak, Safranbolu evleri, sadece birer barınma alanı değil, aynı zamanda sosyal, ekonomik ve kültürel bir yaşam biçimini yansıtan, geçmişten günümüze kalan birer değerli mirastır. Bu evlerin her detayı, dönemin yaşam tarzını, ihtiyaçlarını ve estetik anlayışını gözler önüne serer.
Safranbolu evlerinin mimarisi, yalnızca işlevsellik açısından değil, estetik açıdan da dönemin zevkini ve el işçiliğini yansıtan detaylarla doludur.
Çardak ve Sofa
Birinci katta yer alan “çardak” (veya dışarı), Safranbolu evlerinin önemli bir yaşam alanıdır. Evin ana bölümlerine geçiş noktası olan çardak, odaları birbirine bağlar ve dışarıdan gelen ışık ile havanın eve yayılmasını sağlar. Çardak, yaz aylarında dinlenme alanı olarak kullanılırken, pencerelerin kavisli çıkmalar üzerine yerleştirilmesi, geniş bir görüş açısı sunar. Bu alanın geniş sedirleri, oturma konforunu artırır ve misafir ağırlama için idealdir.
Odalar
Odalar, Safranbolu evlerinde bireysel yaşam alanları olarak tasarlanmıştır. Her oda bağımsızdır ve diğer odalara doğrudan geçiş olmaz. Pencerelerin sayısı ve yerleşimi sayesinde doğal ışık ve hava dolaşımı sağlanır. Pencerelerin üstündeki “sergen” denilen uzun raflar, odalarda işlevsel bir depolama alanı sunar. “Musandıra” adı verilen daha geniş raflar ise genellikle kapıların üstünde yer alır ve değerli eşyaların saklandığı yerlerdir.
Odaların tavan işlemeleri, ahşap işçiliğinin zarif örneklerindendir. Tavandaki göbek, odanın estetik merkezini oluşturur. Göbekten çevreye doğru uzanan desenler, odanın görsel zenginliğini artırır. Bu işleme sanatı, Safranbolu evlerini süsleyen en özgün özelliklerden biridir.
Pencere ve Kapılar
Safranbolu evlerindeki pencereler, hem dış etkenlerden koruma sağlamak hem de estetik bir görünüm oluşturmak için tasarlanmıştır. Pencerelerin üzerindeki “güllap” menteşeleri ile hareketli kapaklar (kara kapaklar) güneş ve yağmurdan koruma sağlar. Yel demirleri sayesinde açık bırakılan kapakların sabitlenmesi sağlanır. Kullanılmayan odalarda bu kapaklar genellikle kapalı tutulur.
Kapılarda kullanılan ahşap ve demir işçiliği, güvenlik ve dayanıklılığı bir araya getirir. Kapıların dışındaki muşabak kafesleri, ev halkının dışarıyı gözetlemesine olanak tanır.
Sedirler ve Yastıklar
Pencere önlerindeki sedirler, Safranbolu evlerinin konforlu oturma alanlarıdır. Çardağın geniş sedirleri, yazın serin bir ortamda oturmayı mümkün kılar. Sedirlerin üzerindeki yanlıklar ve yastıklar, el işçiliğinin zarafetini sergiler. Dantellerle süslenmiş yastık kılıfları, evin genç kızları ve gelinlerinin el emeğini yansıtır.
Merdivenler
Safranbolu evlerinde zemin kattan üst kata çıkış merdivenleri genellikle geniş ve doğrusal bir düzenle yapılmıştır. Her katın kot farkına uygun olarak yerleştirilen bu merdivenler, evin farklı cephelerine açılarak pratik bir kullanım sunar.
Tasarımın Estetiği ve İşlevselliği
Safranbolu evlerinde kullanılan her detay, hem günlük yaşamın ihtiyaçlarına cevap vermekte hem de estetik bir bütünlük sunmaktadır. Bu evlerin özgün tasarımı, geçmişin yaşam tarzını bugüne taşıyan birer kültürel miras niteliğindedir. Her köşesi ayrı bir hikâye barındıran bu evler, Türk sivil mimarisinin en özel örneklerindendir.
Safranbolu evlerinin mimari tasarımı, yalnızca günlük yaşamın ihtiyaçlarına uygun olarak değil, aynı zamanda aile yapısını ve toplumsal gelenekleri yansıtan bir işlevsellikle geliştirilmiştir. Üst katlar, alt katlara göre daha geniş ve aydınlık alanlar sunarak, evin sosyal yaşamına önemli bir katkı sağlar.
Üst Katların Yapısı ve Kullanımı
- Çardaklar ve Odalar: Üst katlardaki çardaklar alt kattakilere göre daha geniştir. Bu geniş alan, sosyal etkinlikler ve törenler için kullanılır; özellikle düğün ve kına gecesi gibi etkinlikler burada yapılabilir.
- Odalara Geçiş: Üst kattaki odaların her biri çardağa açılır ve odalara doğrudan değil, küçük bir giriş alanından geçilerek girilir. Bu giriş alanı, dolap veya tahta bir perde ile ayrılmış olup, odanın iç kısmını ilk bakışta görünmez kılar. Bu tasarım, mahremiyetin korunmasına yönelik ince bir düşüncenin ürünüdür.
Tuvalet ve Kanalizasyon Sistemi
Safranbolu evlerinin dikkate değer bir özelliği, her iki katta da bulunan abdesthanelerdir (tuvalet).
- Konum: Diğer Anadolu kentlerinden farklı olarak, Safranbolu evlerinde tuvaletler evin içinde yer alır, bahçeye yapılmış bir tuvalet bulunmaz.
- Gider Sistemi: Şehir kesiminde tuvalet giderleri, “algun” adı verilen sokak kanalizasyon hattına bağlıdır. Bu hatlar, Akçasu ve Gümüş derelerine uzanır. Kırsal bölgelerde ise fosseptik çukurları kullanılır.
Isınma ve Ocaklar
- Ocakların İşlevi: Odalarda bulunan ocaklar, hem ısınma hem de yemek yapma amacıyla kullanılır. Mutfak ocağı daha geniştir ve günümüzün şömine tasarımını andırır.
- Soba Kullanımı: 20. yüzyılın ortalarından itibaren odun sobasının yerini kömür sobası almış, bu sayede daha uzun süreli bir ısınma sağlanmıştır. Ancak evlerin ahşap yapısı nedeniyle kolay ısınıp kolay soğuması, ısınma sorununu hep gündemde tutmuştur.
- Buharı Bölmeleri ve Mangal: Odunlar, sobanın yakınındaki kapaklı “buharı” bölmelerinde saklanır. Odun köz haline geldikten sonra mangala alınır. Mangal hem ısınma hem de çay, kahve hazırlama gibi işler için kullanılır.
Her Odanın Donanımı
Safranbolu evlerinde her oda, bir çiftin tüm ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde tasarlanmıştır. Bu tasarım, hem konforlu bir yaşam alanı sunar hem de o dönemin aile yapısını yansıtır:
- Aileler genellikle az çocuklu olup, iki çocuklu aileler yaygındır. Bu nedenle, oda sayısının fazlalığına rağmen evler kalabalık nüfus barındırmamıştır.
- Konuk odası ve mutfak dışındaki odalar, bireysel yaşam alanları olarak işlev görür.
Safranbolu evlerinin bu özellikleri, dönemin toplumsal yapısına ve yaşam tarzına ışık tutar. Aile düzenine uygun, mahremiyet odaklı ve işlevsel bu evler, Türk sivil mimarisinin eşsiz örneklerindendir.
Safranbolu evlerinin temel özelliği olan ahşap yapılar, hem mimari açıdan hem de tarihsel olarak oldukça önemli bir yer tutar. Ahşap, bu evlerin inşa edilmesinde tercih edilen ana malzeme olmasının birkaç önemli nedeni vardır.
Safranbolu Evlerinde Ahşabın Kullanımının Sebepleri:
- Yerel Kaynakların Zenginliği:
Safranbolu’nun bulunduğu bölge, ormanlık alanlar açısından oldukça zengin bir coğrafyada yer alır. Bu nedenle, ahşap malzeme kolayca temin edilebilecek ve işlenmesi de kolay olan bir kaynak olmuştur. Ormanların bol olması, bu yapıların inşasında ahşabın tercih edilmesinin temel sebeplerinden biridir. - İklim ve Isı İhtiyacı:
Safranbolu, Karadeniz bölgesinin iç kesimlerinde yer alır ve iklimi soğuk kışlar ve serin yazlarla karakterizedir. Ahşap, doğal bir ısı yalıtkanıdır ve ahşap evler, iç mekanların sıcak tutulmasına yardımcı olur. Ayrıca, odun ve kömürle ısınan evlerde, ahşap yapıların ısıyı tutma özelliği oldukça faydalıdır. - Geleneksel Mimari Anlayışı:
Ahşap, Türk geleneksel mimarisinde tarihsel olarak önemli bir yer tutmuştur. Safranbolu’da da benzer şekilde, ahşap evler geleneksel yaşam biçimini, kültürel mirası yansıtacak şekilde inşa edilmiştir. Ahşap, aynı zamanda işçilik açısından da zengin bir malzeme olarak kabul edilir; el işçiliğine dayalı detaylar, bu yapıların estetik özelliklerini pekiştirir. - Ahşap Evlerin Esnekliği:
Ahşap, taş veya tuğla gibi diğer yapı malzemelerine göre daha esnek bir malzemedir. Bu özellik, depremler gibi doğal afetlerde, ahşap evlerin daha dayanıklı olmasını sağlar. Safranbolu evlerinde bu esneklik, hem yapısal güvenliği artıran bir faktördür hem de evlerin zamanla meydana gelen doğal zorluklara karşı daha dayanıklı olmasına katkı sağlar. - Geleneksel Estetik ve Yapı Tarzı:
Ahşap evler, geleneksel Türk ev mimarisine özgü estetik anlayışıyla uyum gösterir. Bu evler, ince işçilikle yapılmış oymalar, pencereler, kapılar gibi detaylarla süslenmiş olup, estetik bir değer taşır. Bu tür ince detaylar, hem yerel halkın yaşam tarzına hem de bölgenin kültürel yapısına uygun olarak tasarlanmıştır.
Kargir Evlerin Tercih Edilmemesinin Sebepleri:
Kıranköy semtindeki eski Rum evleri gibi kargir yapılar, Safranbolu’da müslüman Türkler tarafından tercih edilmemiştir. Bunun bazı sebepleri bulunmaktadır:
- Yerel Geleneğe Uygunluk:
Kargir yapıların, ahşap yapılar kadar yaygın olmamış olmasının nedeni, ahşap yapıların Türk kültüründe çok daha derin köklere sahip olmasından kaynaklanır. Safranbolu’daki müslüman Türkler, ahşap evler inşa etme geleneğini sürdürebilmişlerdir. - İklim Koşulları:
Kargir yapıların yapıldığı bölgelerde, özellikle sıcak iklimlerde taş yapılar daha dayanıklı olabilmektedir. Ancak, Safranbolu gibi iklimin daha soğuk olduğu yerlerde, ahşap yapılar ısı yalıtımını daha iyi sağladığından tercih edilmiştir. - Ekonomik Nedenler:
Ahşap, taş ve tuğladan daha ucuz ve kolay temin edilebilen bir malzeme olarak ekonomiklik açısından öne çıkmıştır. Ayrıca, taş yapılar inşa etmek daha fazla iş gücü gerektirebilir ve bu da maliyetleri artırabilir.
Sonuç olarak, Safranbolu’daki evlerin ahşap yapısının tercihi, bölgenin doğal kaynakları, iklim koşulları ve geleneksel mimarinin etkisiyle şekillenmiştir. Ahşap, hem pratik hem de estetik açıdan, Safranbolu’nun benzersiz mimarisinin en önemli unsurlarından biri olmuştur.
Safranbolu evlerinin neden hep ahşap materyalden yapıldığına dair çeşitli sosyal, kültürel ve çevresel sebepler bulunmaktadır. Bu evlerin inşa edilmesinde etkili olan başlıca faktörlerden bazıları şunlardır:
Dinsel İnançlar ve Geçici Dünya Anlayışı:
İslam dininin temel inançlarından biri, bu dünyada kalıcı bir yaşamın olmadığıdır. Bu anlayışa göre, insanlar, bu dünyada sadece geçici bir süre için bulunmaktadırlar ve kalıcı değil, geçici yapılar inşa etmelidirler. Bu inanç, insanların taş gibi kalıcı ve uzun ömürlü yapılar yerine, ahşap gibi geçici malzemelerle inşa edilmiş evleri tercih etmelerini etkileyen önemli bir faktördür. Bu, Safranbolu evlerinin ahşap olmasının dinsel bir gerekçesidir. Ayrıca, taş yapılar genellikle kamusal alanlarda kullanılırken, ahşap yapılar daha çok özel yaşam alanları için tercih edilmiştir.
Doğal Kaynaklar ve İklim Koşulları:
Safranbolu çevresi, ormanlık alanlarla çevrilidir ve bu bölgede kereste temini oldukça kolay olmuştur. Ahşap malzeme, Safranbolu gibi ormanlık bölgelerde ulaşılabilir ve ucuz olduğu için tercih edilmiştir. Aynı zamanda, ahşap, bu bölgenin soğuk ikliminde ısıyı tutma kapasitesine sahip ve ısıtma açısından daha verimli bir malzemedir. Diğer yandan, taş yapılar özellikle sıcak iklimlerde daha uygun olabilirken, ahşap yapılar soğuk iklim koşullarında daha konforlu bir yaşam alanı sağlamaktadır.
Kültürel ve Sosyal Yapı:
Safranbolu evlerinde geleneksel yaşam, “ataerkil aile” düzeninin izlerini taşır. Bu aile yapısında, evin yönetimi ve günlük işler genellikle evin en büyük hanımı tarafından yönlendirilir. Safranbolu evlerinde her birey, kendi özel alanına sahip olacak şekilde düzenlenmiştir. Genellikle evin içindeki odalar, her aile bireyi için bağımsız yaşam alanları olarak tasarlanmıştır. Bu yapı, geleneksel aile yapısının bir yansıması olarak, ahşap malzemenin kullanılmasında da etkili olmuştur.
Mimari Estetik ve Dinî Anlayış:
Safranbolu evlerinin inşasında estetik anlayış da önemli bir yer tutar. “Mükemmeliyet Tanrı’ya özgüdür, insan yapımı her şey eksiktir” anlayışı, evlerin tamamında mükemmel işçilik olmasa da belirli odalarda ve yerlerde süslemelerin daha az olmasına neden olmuştur. Örneğin, bazı evlerin odalarında tavansız alanlar bulunabilir veya bazı pencerelerde cam ve çerçeve yoktur. Bu tür detaylar, evlerin tamamen mükemmel olmaması gerektiğini ifade eden bir dinsel inançla ilişkilendirilmiştir.
Kapalı Aile Ekonomisi ve Ataerkillik:
Safranbolu evlerinde yaşam, “kapalı aile ekonomisi” çerçevesinde şekillenmiştir. Bu ekonomi düzeni, ailenin kendi içinde ihtiyaçlarını karşılaması ve dışarıdan yardıma gerek duymadan yaşamlarını sürdürmelerine olanak tanımıştır. Evin kadınları, ev işlerini yönetir ve günlük hizmetleri sağlarlar. Bu da, evin tasarımının, işlevsel ve sosyal gereksinimlere uygun şekilde düzenlenmesinin bir yansımasıdır.
Sonuç olarak, Safranbolu evlerinde ahşap malzemenin tercih edilmesinin sadece çevresel değil, aynı zamanda kültürel, dinsel ve sosyal bir temele dayandığı söylenebilir. Bu evler, Safranbolu’nun tarihsel, kültürel ve iklimsel koşullarının bir yansıması olarak, kendine özgü bir yaşam biçimini şekillendirmiştir.
Safranbolu’daki geleneksel yaşam biçimi, güçlü bir ataerkil yapıyı ve kapalı aile ekonomisini yansıtmaktadır. Evin kadınları ve erkekleri, belirli rollerle ayrılmıştır ve bu roller, evdeki işlerin ve sorumlulukların nasıl dağıldığını belirler.
Safranbolu’nun mutfağı, zengin ve özgün yemekleriyle dikkat çeker ve bu yemekler, hem kültürel mirası hem de bölgenin tarihsel dokusunu yansıtır. Safranbolu’ya özgü yemekler, halkın günlük yaşamını, coğrafyasını ve tarihi etkileşimlerini de barındırır. Ancak son yıllarda, Safranbolu mutfağına ait olmayan bazı yemeklerin “Safranbolu yemeği” olarak tanıtılması, özellikle Safranbolulular arasında endişe yaratmaktadır. Bunun en bilinen örneklerinden biri, çeşitli TV programlarında, Safranbolu mutfağına ait olmadığı halde “Safranbolu Yemekleri” olarak sunulan yemeklerdir.
Safranbolu’ya Özgü Yemekler:
- Cevizli Yayım (Erişte): Safranbolu mutfağının temel yemeklerinden biri olup, evde yapılan eriştelerin cevizle karıştırılmasıyla hazırlanır.
- Pörohi: Bir tür mantı olan pörohi, Safranbolu’ya özgü, içi kıyma, soğan ve baharatlarla doldurulmuş hamur yemeğidir.
- Borana: Özellikle kış aylarında yapılan ve buğday unu, yoğurt, tereyağı gibi malzemelerle hazırlanan geleneksel bir yemektir.
- Haluşka: Haşlanmış hamurun üzerine erimiş tereyağı dökülerek hazırlanan bu yemek, Safranbolu’nun özgün tariflerinden biridir.
- Bükme: Genellikle kıyma, ıspanak ve soğanla yapılan ve fırında pişirilen bir pide türüdür.
- Göbü: Kıyma, ceviz veya peynirle yapılan ve yağda kızartılan bir tür hamur işi.
- Zerde: Safranbolu’nun tatlı kültüründe önemli bir yere sahip olan, safranlı pilav tatlısıdır.
- Papara: Eskiden özellikle köylerde yapılan, ekmekle yapılan ve tereyağı ile servis edilen geleneksel bir yemektir.
- Bütünet: Safranbolu’ya özgü bir hamur işi olup, genellikle fırında pişirilir ve geleneksel tariflerde ceviz kullanılır.
Yerli Yemek Kültürüne Saygı:
Safranbolu’ya özgü yemeklerin, başka yörelerin yemekleriyle karıştırılması, hem Safranbolu’nun mutfak kültürüne hem de diğer yörelere olan saygıyı zedeler. TV kanallarında ve restoranlarda yanlış tanıtımlar, Safranbolu’nun kültürel mirasını korumak isteyen yerel halkı endişelendirmektedir. Bir yandan, yemeklerin doğru bir şekilde tanıtılmaması, Safranbolu’nun özgün mutfak kültürünün silinmesine yol açabilir. Diğer yandan, başka yörelerin yemeklerinin, Safranbolu’ya aitmiş gibi sunulması, bu kültürlere ait geleneklerin yanlış bir şekilde temsil edilmesine neden olur.
Safranbolu’nun yemekleri, hem lezzetli hem de tarihi açıdan önemlidir. Bu nedenle, belediye, turizm dernekleri ve kültürel vakıflar, Safranbolu mutfağını doğru bir şekilde tanıtmalı ve yanlış bilgilendirmelerin önüne geçilmelidir. Safranbolu yemekleri sadece birer tarif değil, bölgenin kültürel ve tarihsel mirasının önemli bir parçasıdır.
Aile Düzeni ve Sosyal Roller:
Geleneksel Safranbolu evlerinde, yaşça en büyük kadın (çoğu zaman kayınvalide) evin yönetiminde söz sahibidir. Kadınların günlük yaşamındaki önemli görevler arasında, evin temizliği, yemek yapımı, bahçe işleri gibi işler bulunur. Erkekler ise genellikle dükkanlarını kapatıp eve dönmeden önce, ev işleriyle çok ilgilenmezler. Kadınlar, bazen komşu ya da akrabalarını ziyaret etmek üzere evden çıkarlar ve bu ziyaretler sosyal yaşamda önemli bir yer tutar. Ayrıca, kadınlar için hamama gitmek özel bir hazırlık gerektiren bir etkinliktir. Safranbolu’da, “hamama gidecek kadın bohçasını akşamdan hazırlar” gibi özdeyişler, bir yandan işlerin düzenli yapılmasının önemini vurgularken, diğer yandan geleneksel yaşamın simgelerinden biridir.
Mevsimsel Göç ve Yaşam Alanlarının Düzenlenmesi:
Safranbolu’da geleneksel yaşamda, yaz ve kış mevsiminde farklı bölgelerde ikamet edilirdi. Kış mevsiminde, “Şehir” kesiminde, yaz mevsiminde ise “Bağlar” bölgesinde yaşanırdı. Bu geçişler, okulların tatil olduğu dönemde yapılır ve halk arasında “Bağlar’a göçmek” ya da “Şehir’e göçmek” şeklinde ifade edilirdi. Bağlar bölgesi, yazlık yaşam alanı olarak kullanıldığından, bağ ve bahçelerde yetiştirilen ürünler kışa hazırlık olarak saklanır, kurutulur veya reçel ve marmelat yapılırdı. Bu durum, “kendi yağıyla kavrulma” gibi özdeyişlerle anlatılan bir yaşam tarzını simgeler.
Ev İçindeki Görev Dağılımı ve İhtiyaçlar:
Ev içindeki günlük yaşamda kadınlar, su taşıma, yemek pişirme, temizlik gibi işlerin başında yer alırken, erkekler daha çok dışarıda çalışırlar. Safranbolu’da su, bakır güğümler veya bakraçlarla mahalle çeşmesinden taşınır. Her sabah su taşımak, evdeki genç kızlar ve gelinlerin görevlerindendir. Evdeki tuvaletlerde de, abdesthane olarak adlandırılan yerlerde sürekli su bulunur ve tuvaletten çıkan büyükler için havlu ya da peşkir tutmak, küçüklerin sorumluluğundadır.
Günlük Yaşamın Ritüelleri:
Sabah erken saatlerde, genellikle sabah ezanı ile uyanılır ve evin erkekleri mahalle camisine gitmek üzere hazırlanır. Bu sırada, evdeki inek sağılır ve akşamdan kalan sütle birlikte kaynatılır. Yoğurt mayalanarak evdeki temel gıda maddelerinden biri haline gelir. Ayrıca, akşamları, yakılan gaz lambalarının temizliği, genç hanımların bir başka sorumluluğudur. Lamba şişeleri, sabahları yeterli ışık verecek şekilde temizlenir ve hazırlanır.
Kadınların Sosyal Yaşamı:
Geleneksel Safranbolu yaşamında kadınlar, evdeki işleri yürütmenin yanı sıra, sosyal yaşamda da önemli bir rol oynarlar. Komşu ziyaretleri, hamama gitme ve ev içindeki işlerin yanı sıra, kadınlar arasında da sosyal bağlar oldukça güçlidir. Bu geleneksel yaşam, hem aile içindeki rollerin hem de toplumsal normların bir yansımasıdır.
Safranbolu evleri, sadece fiziki yapılarıyla değil, aynı zamanda içindeki yaşam tarzıyla da bir kültürün taşıyıcısıdır. Ailelerin mevsimsel göçleri, kadınların evdeki görevleri ve sosyal ilişkiler, geleneksel yaşamın ayrılmaz parçalarındandır.
Safranbolu evlerinde akşamlar, hem aile içindeki bireyler hem de komşular arasında sıcak bir sosyal etkileşimle geçerdi. Akşamları yapılan etkinlikler, geleneksel yaşamın bir yansıması olarak hem aile bireylerini hem de komşuları bir araya getirirdi.
Evde Akşam Aktiviteleri:
Akşam saatlerinde, gazyağlı gemici fenerleri yakılarak, komşu ziyaretleri yapılırdı. Bu ziyaretlerde, konuklara genellikle kahve ikram edilirdi. Kış aylarında, ikramlar arasında dut kurusu, kavurga (mısır patlağı), kabak tatlısı ve karlı pekmez gibi geleneksel tatlar bulunurdu. Yaz aylarında ise bağ ve bahçelerden toplanan meyveler, ikram edilen diğer tatlar arasında yer alırdı. Ziyaretlerde sohbet edilir, genellikle kadınlar örgü örer, kanaviçe işlerler ve sohbetin yanında dedikodu yaparlardı.
Çocuklar da bu ziyaretlerde sosyal bir rol üstlenirlerdi. Gelen konukların çocukları, ev sahibi çocuklarıyla birlikte oyunlar oynar, zamanla uykuya dalarlardı. Uyuyan çocuklar, annelerinin sırtında evlerine dönerdi. Bu tür akşam ziyaretleri, Safranbolu’daki sosyal yaşamın en belirgin örneklerinden birini oluşturuyordu.
Erkeklerin Akşam Toplantıları ve Oyunlar:
Erkekler de akşamları belirli aralıklarla “sıra” toplantıları yaparlardı. Bu toplantılar, bir arkadaşlarının evinde düzenlenir ve genellikle eğlenceli etkinliklerle geçerdi. Tombala, yüzük gibi oyunlar oynanır, çeşitli ikramlarda bulunulurdu. Bu toplantılar, toplumsal bağların pekişmesi ve komşuluk ilişkilerinin güçlendirilmesi için önemli bir rol oynardı.
Kahve Kültürü ve Sosyal Mekanlar:
Akşamları, gençler çarşı kahvelerine, büyükler ise mahalle kahvelerine giderdi. Mahalledeki kahveler, özellikle yatsı namazından sonra, önemli bir sosyal buluşma noktasıydı. Burada sohbet edilir, oyunlar oynanırdı. “Gönül ne kahve ister, ne kahvehane / Gönül muhabbet ister, kahve bahane” dizeleri, bu geleneği güzel bir şekilde özetler.
Safranbolu’daki Bağlar kesiminde bulunan “Kavaklar Kahvesi”, bu geleneksel mahalle kahvelerinin bir örneğidir. Eskiden sadece akşamları açılan bu kahve, zamanla gün boyu açık olan bir mekan haline gelmiş ve gençler ile hanımlara da hizmet vermeye başlamıştır. Bu dönüşüm, Safranbolu’nun eski sosyal yapısının günümüze nasıl adapte olduğunu gösterir. Kavaklar Kahvesi, hem geçmişin izlerini taşıyan hem de günümüzün modern ihtiyaçlarına cevap veren bir sosyal alan olma özelliğini korumaktadır.
Sonuç:
Safranbolu’daki akşamlar, sadece evdeki aile üyeleri için değil, aynı zamanda toplumsal ilişkiler için de önemli bir yer tutardı. Akşamları yapılan ziyaretler, toplantılar ve kahve sohbetleri, insanların bir araya gelip birbirleriyle bağ kurmalarına, kültürlerini yaşatmalarına olanak sağlardı. Bu geleneksel yaşam biçimi, hem sosyal hem de kültürel bir değer olarak Safranbolu’nun kimliğini oluşturmuştur.